Röportajlar -yasemin ergene ile

16.04.2006 Bugün Gazetesi

Güzel oyuncu Yasemin Ergene rol arkadaşı Keremcem'le çıkan aşk dedikodularına son noktayı koydu...

Bu hafta "Aşk Oyunu" dizisinde başrolü oynayan Ekin'le yani
Yasemin Ergene’yle buluştuk. Kendisiyle Bağdat Caddesi’nde
bir kafede bir araya geldik. Biraz utangaç ve toy. Ama
çok samimi ve zeki. Gençliğinin baharında adım adım
şöhreti içine sindirmeye çalışan güzel bir kız.
Aslında şöhret onun umurunda değil. O bu âleme şans eseri
girip sivrilenlerden. Sorulan her soruyu kendi masum ifadesiyle
içtenlikle cevapladı...Biz kendisini çok sevdik. Siz onu
zaten çok seviyorsunuz. Onun hakkında merak ettiğiniz her şeyi
bu sıcak söyleşide bulabilirsiniz...


- Keremcem'in de ilk dizi denemesi. İşi bilmeyen iki genç,
geçtiniz kamera karşısına ve reyting rekoru kıran bir dizi
ortaya çıkardınız. Bu nasıl oldu dersiniz?

Bilmem ki sanırım halk bizi çok yakıştırdı birbirimize. Senaryo da güzel. Ekip iyi olunca tuttu.

- Başrol arkadaşınızı ilk gördüğünüzde ne hissettiniz?

Valla o beni görünce içinden demiş ki; "Ana, kara kuru
zayıf bir kız, yandık" Ben de "Ayy bu çocuk ya, neresi 25"
dedim. Arkadaş oldukça birbirimize ısındık.

- Keremcem'e gösterilen aşırı sevgiyi kıskandığınız oluyor mu?

Diyecek fazla bir şey yok; Keremcem 'Tarkan' oldu resmen.

- Sizin hayranlarınız yok mu?

Erkekler var. Fakat kadınlar duygularını daha çok belli ediyor.
Ellerinde kâğıt kalem “Keremcem Keremcem” diye
bağırıyorlar. Benim ilk başta beğenmediğim çocuk bakın ne hale
geldi? diyorum.

- Neden, yakışıklı değil mi?

Bebek yüzlü erkeklerden hoşlanmıyorum. Daha erkeksi hatları olacak. Uzun burunlu falan mesela.

- O halde aranızda aşk yaşandığına dair iddiaları reddediyorsunuz?

Ar-ka-da-şız. Aklımdan bile geçmez böyle bir şey. Bakın ilk
tanışmamız çok ilginçti. Bir banka oturmuş 'Halley'
yiyordu. Eline bir mendil almış, yere dökülmesin diye
titizleniyordu. O ilk görüş çok önemli,
hiçbir şey olmadı. O efendi biri.

- Özel ilişkinizi nasıl yaşarsınız?

Tek bir sevgilim oldu. O da çok zor başladı. 4 ay sonra
teklifini kabul ettim. Çok zor bağlanırım, bağlanınca da kolay
kolay kopamam.

- Futbolcu sevgiliniz Cihan'dan bahsediyoruz değil mi?

Evet, hayatıma giren tek erkekti o. Ben muhafazakâr bir aileye
sahibim. İlk elimi tutan da odur. Cıvık ilişkilerden nefret ederim.

- Cinsellik olmadan aşk yaşanır mı yani?

Yaşanır, ben öyle yaşıyorum aşkı. Belki şu anda kızlar bu tip
şeyleri çok küçük yaşta yaşıyorlar ama bizim
oralarda hâlâ aşklar saf yaşanıyor.

- Sevdiğiniz erkek sizden bunu isterse cevabınız ne olur?

Bir erkek, "Cinsellik olmadan aşk olur mu?” diyorsa orada biter.

- Anlamadığım tezat bir durum var: Gelenekçi bir aileden
geldiğinizi söylüyorsunuz ama bir erkek dergisine
çıplak pozlar veriyorsunuz...

İki yıl önceydi. Durumdan dolayı çok pişmanım. Fazla açık da değildi.

- O pozlarla Türkiye'nin en seksi kadını seçildiniz...

Hayır, kesinlikle seksi değilim. Tam tersi masum, cici bici bir kızım.
Bence seksi kadın balık etli olur, bakın ben kara kuru bir şeyim.

- Cihan Bey'le ayrılık sebebiniz Keremcem'e duyduğu kıskançlık mıydı dersiniz?

Evet, kıskançtı. Sadece Keremcem'i değil ki herkesi kıskanıyordu.

- Siz de kıskanç mısınız?

Ben de çok kıskancım. Ona futbolu bırakmasını söylerdim
çok. O da "Sen kendi mesleğini bırak o zaman" diyordu. Cihan
bana İstanbul'a ilk geldiğimde karşısına çıktığım için
çok şanslı olduğumu söylerdi hep. "Ben değil de başkası
olsaydı seni kullanırdı, harcardı" derdi. O lafları bana insanlara
güvenmemeyi öğretti.

- Erkeklere şüpheyle yaklaştığınız için mi hayatınıza kimseyi almıyorsunuz?

Erkeklere güvenmiyorum ve onlardan soğudum. Çok iyi tanımam lazım.


Açık gözlü bir erkek istemiyor

- Aşksızlık zor değil mi?

Dizide ancak Sarp'la Ekin olarak yaşıyorum aşkı. İşte orada el ele
falan tutuşuyoruz. Adı duyulmuş bir erkekle olamam. Daha net bir
deyişle aşk defteri kabarık olan erkekle flört edemem. Fazla
açık gözlü olmamalı. Fazla oraya buraya zıplarsa
benimleyken de yapar çünkü.

Şansını denedi şöhreti yakaladı

- Tekirdağlıymışsınız öyle mi?

Evet, Mürefte'den.

- Anlamadım!

Mürefte. Telaffuzu da zor anlaması da. Sanki bir yurt dışı şehri.
Önce Almanya'daydık, babam narkotik şubede tercümanlık
yapıyordu. 2.5 yaşındayken geldik bu küçük kasabaya.

- Kaç kardeşsiniz?

3 kardeşiz. En büyük ağabeyim 1980 doğumlu; Tahir. Benim bir de erkek ikizim var; Tamer, 21 yaşında.

- Sıradan bir genç kızken nasıl oldu da böyle bir şans yakaladınız?

15 yaşındaydım. Gazetede Elite Model Look için hazırlanan
başvuru formunu görünce İstanbul'a gittim. İlk 20'ye kaldım
sonra da ilk 10'a.

- O yaşta bir kız neden ünlü olmak ister?

Heyecanla izliyordum mankenleri . Ben de öyle olmak istedim.

- Oyunculuk sevdanız ne zaman başladı peki?

Oyuncu olayım diye bir düşüncem yoktu. Sadece her şeye kapak
atayım dedim. İlk dizi çalışmam 'Koçum Benim'di.
'Eylül' karakteri başrollerden biriydi. Çok çaylak
olduğum için olmadı. Ardından 'Ah Be İstanbul' ve
'Çocuğun Var mı Derdin Var' geldi.

- Sizi Fatih Aksoy keşfetti...

Ben o rolü bir arkadaşımın vasıtasıyla kaptım. Diziyi evet Fatih
ağabey çekiyordu. İlk gün beni gördüğünde
"Bu kızı çok aradınız mı?" demiş, o kadar beceriksizmişim. Sonra
çok bağırdı bana, uyardı devamlı. İlerleyen günlerde işe
yaradı, oyunculuğum oturdu. 'Aşk Oyunu'nun senaryosu eline
geçince “Yasemin oynayacak" demiş. Işık görmüş
bende.

- Herkesin tanıdığı ve beğendiği biri olmak hoş bir şey mi?

Şöhretle işim yok ki benim. Rahatım o konuda. Yaptığım işten keyif alıyorum o kadar.

- Gözünüz zirvede değil mi?

Bu işi 35'e kadar yapacak değilim ya. 25 - 26 yaşında aşık olayım, oyunculuğu bırakır evimin kadını olurum.